17 Nisan 2010 Cumartesi
12 Nisan 2010 Pazartesi
4-kaç kaç
17 Mart 2010 Çarşamba
Forumdan bir arkadaş çıkıp o sihirli cümleyi yazacak o bizim için çok şey ifade edecekti
O an gelmiş olmalı ki o cümle yazıldı zamanı gelecek derken geldi ki herkes benimsedi
"O Sene Bu Sene"
Ben, bir sürü duygu, bir tutam nefret, çokça sevgi, bir o kadar inanmışlık ve her şeyden önemlisi birlik beraberlik tavan yapmış Bursasporlular görüyorum çevremde.
İstikrar isterken senelerdir, onuda ucundan yakaladık bırakmaya da niyetimiz yok gibi
Her şey pozitif gidiyor ,öyle olaylar oldu ki ne maçlar çevrildi , tüm Türkiye bizle birlikte 90 da Beşiktaşa attığımız golle futbol egosunu tatmin etti kendi takımında olmayan bir çok özelliği Bursasporumuz da gördü o hisleri bizim kadar olmasa da tattı.
Tesadüf dendi Fenerbahçeye de aynı tarife uygulandı. Avrupa şampiyonasındaki Türkiye Milli takımı gibi "yenilmez" olduk .
Ama bir de "öyle olaylar oldu ki" cümlesini açalım,
Hakem hatalarıyla puanlar ve tur gitti, 4 günde bir maç yapmak zorundaydık, tüm medya bizi neredeyse vatan haini ilan etti,Türkiye de ilk defa verilen bir ceza bize nasip oldu. Ama biz tüm
bunlara rağmen hepsinin üstesinden gelerek alnımızın akıyla çıkıp zirveye kazık çaktık!
Bu zirve yolculuğunda son 10 haftaya gelene kadar ve en son Manisaspor maçı da dahil yarı zihniyet tesadüflere, takılacağımıza olmadık idda tahminleri vererek Bursasporumuzun gerileme dönemine gireceğini öngördü.Diğer kalan zihniyet ise daha çok akıllı olan futbolu seven bilen kesim. Bu insanlar Bursasporu camiamızdan kimseler şampiyon adayı olarak ilan etmezken onlar bu gerçeği ortaya koydular.
Aynı diziler gibi bölüm bölüm(hafta hafta) manşetler , yorumlar, yazılar yazıldı.
Tabi ki süreç devam ettiği için bunlar yazılmaya devam ediyor.
Geçenlerde öyle bir yazı yazıldı ki "Kırık Kalpler Durağı" diye öf ki ne öf..
Adam iki şişe rakı içse o kadar sarhoş olmaz.Herkesin en zayıf damarından yakaladı..
Tabi atılan manşetler , yapılan yorumlar, köşelerden gelen müthiş yazılar sürekli artmaya başladı. Daha düne kadar saatlerce 3 takım konuşanlar,sayfalarca bir şeyler bulup 3 takım hakkında boş boş yazanlar birden bire istemeselerde yazmak durumuna geldi. Fenerlisi şampiyonluk gitti diye gördüğü an Bursaspor olsun dedi övgüler yağdırdı Galatasaraylısı aynı Beşiktaşlısı aynı ... Hepsinin birden Bursaspor'a yönelmesinde 2 kurnazlık yattığını düşünüyorum
birisi kendisi olamazsa onlar olmasın Bursa olsun
diğeri baskı kurarak havaya sokarak strese sokarak tökezletmek
Her ikiside faaliyette. Şu dönemde psikolojik baskı kurdular ve sürekli hep bir ağızdan
"Bursaspor Manisa maçında gösterdi ki strese girmiş" "Bundan sonra Bursaspor bu yarışta zorlanabilir çünkü tecrübesiz" "Bursaspor stresi kaldıramayabilir" diye psikolojik baskı yapıp futbolcuları taraftarı teknik adamı etkilemeye bilinç altına bunu yerleştirmeye başladılar bile.
Bu tabi ki paranoya değil bazıları bilinçli bazıları bilinçsiz bunu yapıyor.
Manisa maçı zor geçmiş evet zor geçti. Ne yönden? 2-0 net skor. Organize pozisyonlarda daha önceki karşılaşmalara göre zayıflık vardı. Ertuğrul Sağlam'ın çok net oyun sistemini değiştirdiği de ortada. Daha kontrollü oynamaya başladı. Peki bunun neresi strese bağlı . Sahada ne yaptığını bilen eli ayağına dolaşmayan futbolcular saha kenarında doğru müdaheleler yapan bir teknik adam tribünde hiçbir futbolcuya kızmayan sürekli destek veren taraftar var. Bir de ilk 6 nın Manisaspor ile olan maçlarına baksınlar sonra konuşsunlar!!
Olmayan stresi ve baskıyı oluşturmak değil de nedir bu?
Bursaspor ve biz taraftarlar her şeyin bilincinde olmamız gerek ve büyük çoğunluk öyle bana göre. Kadrosunda şampiyonluk yaşamamış futbolcularla şampiyonluk yarışı veriyorum diyen Trabzonspor'a gelince stresi kaldıramamak yok Bursaspor'a gelince sırf küçük görmekten var.
Halbuki Ergiç,Ali Tandoğan,Ömer,Hüseyin,Keçeli, bunlar bu konuda tecrübeli ki bunlar bu takımın en olgunları.
Yazan yazsın , konuşan konuşsun ama biz Bursaspor olarak tüm bunlara kulak tıkamamız etkilenmememiz gerek. Çok önem verirsek onlar hiç vermezsek biz zafere ulaşırız.
"büyük" felsefesini tv programlarına, gazetelerine gömüp
Futbol devrimini yaparak ülkenin futbol geleceğini değiştirmeliyiz!
En iyimseri kendi takımı olmuyor diye bir sürü rant gidecek diye içi içini yediği yönetici ordusu
En akıllısı en güzel yorumcusunun güzel bir maske ile övgüler yağdırma durumu
Hiç ama hiç umurumda değil. 2 maç kötü gidince tüm maskeler düşeceğinden
Baki olan 3 takım dedirtmemek için
Bu İstanbul Hegemonyasını Yıkmamız gerek!
Bursasporum.com forum sayfalarından alıntıdır.
28 Eylül 2009 Pazartesi
Murat Tamzok |
28.09.2009 |
Evvela Diyar’ın 32 numarası ile başlayalım. Maçın 22. dakikasında orta parmağını kaldırarak maraton seyircisine, ne menem adam olduğunu binlerce insana afişe etti.Hakemler uyudu. Bu dakikada ortada fol yok yumurta yoktu. Ziya Doğan 32 numarayı çıkarmadı bile 2.yarıya.Utanıp dışarı aldı büyük ihtimalle.. Diyar’ın Sayın Başkan ve Yönetimi bunu görmedi mi ? Haydi onlar görmedi, maçın gözlemcileri de mi görmedi ? 2A’da Mardin maçında oyundan çıkan Mardin’li bir futbolcu soyunma odasına giderken iki parmağının arasına baş parmağını sokarak benim de içinde bulunduğum C tribününe yöneltince, gözlemci raporu ile ilaveten 3 maç ceza almıştı. Peki 32 numara’nın ayrıcalığı Diyarbakır’lı olması mı? Diyar Başkanı diyor ki, Bursa tribünleri tahrik etti, taraftarlarımız yaralandı… Koca bir yuhhhhh… Kendi attığı koltuklarla kendi kendilerini yaralayan holiganları da mı görmediniz? Kırmızı Beyaz En Büyük Türkiye… diye topluca bağırılması tahrik mi? Sen bir T.C vilayeti değilmisin? Ne gocunuyorsun kiiii Tekbir getirmek tahrik mi? Biz her Bjk maçlarında tekbir getiriyoruz… Dualarla…. Diyebaşlayan sloganımız mı tahrik? Her maçta bu sloganı söylüyoruz biz… Gocunacak bir şey mi var ?? Yalan mı? Tebamız Türkiye aşkımız Bursaspor, diye bağırmak mı tahrik? Şehitler ölmez Vatan Bölünmez diye bağırmak mı tahrik etmek acaba ?? Tribünlerde birçok Türk bayrağının varlığı mı tahrik acaba ? Tribün liderini şehit vermiş BÜYÜK BURSASPOR TARAFTARI, terör örgütü ile ilişkilendirip dışarı diye bağırmadı bile. Maçın 2-0 olması ile beraber Diyar tribünleri daha önce tıpkı Karşıyaka, Fenerbahçe, Kocaelispor taraftarlarının da yaptığı gibi koltukları söküp atmaya başladılar. Ne kadar zor zaptetti fanatik Diyar’lıları polisler …. Bunu da mı görmediniz ? 2 bayrak vardı Diyar tribünlerinde ara ara ortaya çıkıp indirilen. Ya bu neydi ? Bunu da mı gören yok.. Şifreli Kanal bu görüntüleri çekmedi mi? Polis kameraları kayıt yapmadı mı? Yok mu bir Allah’ın kulu kapatın çenenizi be sabıkalısınız işte, Fenerbahçe maçında da Diyarbakır’ı birbirine katmıştınız diyebilecek. Bir de kalkıp alenen Sayın Yazıcı’yı Bursa’da tehdit ediyorlar. Ligden çekiliriz diyorlar… İşimiz gücümüz, bu kadar Dünya telaşının arasında bir de sizi mi düşünelim. KEYFİNİZ BİLİR... Cumartesi akşamı Bursalılığımla da gurur duydum. Bursasporluluğumla da. bursasporum.com |
15 Eylül 2009 Salı
Bursaspor'da sıkı bir Marksist |
Ergiç'in en önemli özelliklerinden biri paranın egemenliğine karşı çıkması... |
Bursaspor'un bu sezonki belki de en önemli transferi, İsviçre'nin FC Basel takımından gelen İvan Ergiç. Futbolcunun önemli özellikleri arasında, paranın egemenliğine karşı çıkması ve Karl Marx'tan etkilendiğini açıkça söylemesi de bulunuyor. Ergiç, profesyonel menajerlerle çalışmıyor... gerçekgündem.com |
2 Eylül 2009 Çarşamba
Heath Pearce
Yazan:Osman Koçdemir
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Sercan'ın değeri ne kadar?
Maça gelince Turgay'ın attığı golden çok daha kolaylarından yararlanamadık. Galibiyet için herşey uygundu ama olmadı önemli değil Ben bu takımı seviyorum. Ertuğrul Hoca ve takım bana güven veriyor şu aşamada puan verip vermemesi çok da önemli değil.
Maçtan sonra pek maç kritiği de yapılmadı zaten gecenin tek kritiği ve en kritiği Sercan konusuydu. Kafalarda soru işaretleri, Sercan gitti fiyat belli diyenler, daha hiç birşey belli değil diyenler, değerini bulmadı Sercan kaldı diyenler, gecenin yoğun mevzusu ne olacak bu Sercan'ın haliydi. Başkanın ağzında tek bir laf var bu konuyla ilgili; Değerini bulursa satılmayacak futbolcu yoktur. Kredi kartı reklamında vardı ya bunun değeri bu kadar, onun değeri şu kadar, şunun değeri o kadar. Volkan'ın değeri 3, Shin'in değeri 5, Sercan'ın değeri 8 Peki taraftar olmanın değeri ne kadar. Paranın almayacağı şeyler vardır sayın başkan, futbol iyi futbolcularla oynanır. Siz iyi futbolcuları satarsanız, benim gibi bu sevda içine işlemiş taraftarlar yine gelir takımını destekler ama ufacık çocuklar kime hayran olup da bu takımın peşinden koşacak. İstanbul takımlarını tutan babalar oğullarına dünya yıldızlarının formalarını alıp, onları izlettirmeye maça götürürken ben oğluma, hiç değilse Sercan Yıldırım gibi oynadığı futbol zevk veren bir adamı seyrettiremeyeceksem, o futbolcunun değeri parayla ölçülemez demektir. Sercan'a verilecek hiçbir bedel özellikle çocuklarımız başta olmak üzere kırılacak bukadar kalpten daha değerli değildir.
26 Ağustos 2009 Çarşamba
1 (Yazıyla Bir)
Goran Sorloth, futbol hayatı boyunca oynadığı resmi maçlarda 55 penaltı atışı kullanmış olup bunların tamamını gole çevirmiştir. 1992-1993 sezonunda bir kaç tane penaltı atışından yararlanamayan Bursaspor, Goran Sorloth'u transfer ettiğinde, penaltı kariyerini öğrendiğimiz zaman, Bursaspor taraftarları olarak gerçekten çok sevinmiştik. 1993-1994 sezonunda Türkiye 1. Liginde sadece Sarıyer-Bursaspor maçında Bursaspor lehine 1(yazıyla bir) penaltı verildi. Topun başına geçen Goran Sorloth, kalenin ortasından, üst direğin hemen altından topu ağlara gönderdi. O muhteşem kariyerine Türkiye'den de 1 halka ekledi evet sadece 1 (yazıyla bir)
Egemen Korkmaz, 3 Kasım 1982 yılında Balıkesir'de doğdu. 2001-02 sezonunun devre arasında Bursaspor'a transfer oldu.Bursaspor forması altında 2002-03 sezonundan 2007-08 sezonun sonuna kadar 155 lig maçına çıkıp, 5 gole imza attı. 2008 Mayıs ayında bonservis bedeli ödenmeden Trabzonspor'a transfer oldu. 1 A2, 4 Ümit Milli, 6 U-20, 2 de U-18 olmak üzere 13 defa Ay-Yıldızlı formayı giydi.
1(yazıyla bir) defa bile A milli olamayan Egemen Korkmaz, 7 senede Bursa'da kazandığı sevgi ve saygıyı, transferiyle yitirme başlamış ve Trabzonspor-Bursaspor maçından sonra yaptığı olumsuz hareketlerle 1(yazıyla bir) gecede nefret edilir hale gelmiştir. İşte bu Egemen Korkmaz Bursaspor'a geldiği ilk sezon olan 2001-2002 sezonunda Süper Ligde 1dakika oynamıştır. Evet sadece 1(yazıyla bir)
Bunca sene içinde çok mağlubiyet üzüntüsü veya yenilen gol acısı yaşamışımdır. Bunlardan 1 tanesinin yeri ve yarattığı şok apayrıdır. 2 Ağustos 1995 tarihinde Bursa Atatürk Stadında oynanan Bursaspor-Karlsruher intertoto kupası final maçının 114. dakikasında Karlsruhe'nin sol beki Wittver 'in kalecimizçok uzun bir mesafe topu sürerek, Gançev'in kapattığı köşeden, iğne deliğinden geçirerek attığı gol çok içimi yakmıştı. Bilmiyorum araştırmadım ama belkide Wittver o sezon başka gol bile atmamıştır. Atsa bile büyük bir ihtimalle futbol hayatı boyunca bile böyle bir gol atmamıştır. Wittver attığı gol 1(yazıyla bir) Stadda donup kalan taraftar sayısı 25.000(yazıyla yirmibeşbin) Adı Aşk Bu Eziyetin.
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Eskiden öyleydi...
Sigara yasağı yanlış geliyor bir çoğumuza, kahvede, barda sigara yasaklanırmı diyoruz. Bundan seneler evvel aklımıza gelebilecek heryerde sigara serbestti, şehirlerarası otobüslerden tutunda hastane koridorlarına kadar. Eskiden öyleydi.
Sokakta daha çok şey satılırdı önceden sütçüsünden yoğurtçusuna, balıkçısından sebzecisine, tatlıcısı, sabuncusu, kapıya kadar servis yapardı. Sarayı olmayan bir çok simit kralı vardı, başlarında simit tablasından taçlarıyla. Eskiden öyleydi.
Futbol maçlarının hepsi gündüz oynanırdı. Stadlarda ışıklandırma yoktu çünkü. Gerçi şimdide öyle olsa hiç fena olmaz. Enerjinin pahalı olduğu bu devirde, bu kadar elektriği maç için harcamanın anlamı yok. Gündüz oynanırdı maçlar. Eskiden öyleydi.
Sadece Radyo-1'den dönüşümlü yayınlandığı zamanlarda, Pazar günü öğleden sonraları oynanırdı futbol müsabakaları, cumartesi günleri mecbur olunmadıkça maç oynatılmazdı. Devlet memurları dışında birçok taraftarın çalıştığı o cumartesi gündüz saatinde maç olmazdı. Eskiden öyleydi.
Nejat Biyediç; tam bir efsane, canlı seyrettiğim en iyi futbolculardan biri, 1986-1987 sezonunda 27 yaşında Bursaspor'a transfer olmuştur. 1987-1988 sezonunda attığı 17 gol ile Bursaspor'lu bir oyuncunun bir sezonda ulaştığı en yüksek rakama ulaşarak Bursaspor tarihine geçmeyi başardı. 4 sezon boyunca aralıksız olarak Bursaspor formasını giyen Nejat Biyediç orta saha oyuncusu olmasına rağmen Süper Lig (O zamanki adıyla Türkiye 1. Ligi) de oynadığı 125 maçta toplam 41 gol atarak unutulmazlar arasında yerini aldı. Bursaspor'da ilk kez takım kaptanlığı yapan yabancı oyuncudur.Bursaspor taraftarı ona İmparator sıfatı layık gördü. 1990-1991 sezonunu başında (31 Yaşında) jübilesini yaptı. Evet bu futbol imparatoru şimdiki futbolcuların en verimli çağı olarak nitelendiği yaşta, 31 yaşında futbolu bıraktı. onu bir 4-5 sene daha eksik izlememizin sebebini soracağımız çoğu kişinin ilk başta vereceği cevap; "eskiden öyleydi."
İstanbul'un 3 ayrıcalıklı takımı Anadolu takımlarından birinde iyi bir oyuncu gördükleri zaman oyuncuyu da takımı da abluka altına alır herkesin kafasını karıştırır. Maddi imkansızlıklar içinde boğuşan Anadolu takımlarının rededemeyeceği teklifler sunarak o oyuncuyu transfer ederler. Bu seneryo çok nadir örnekler dışında böyle olmuştur. Bu örneklerden biri de; Sedat Özden 'dir. Sedat Özden'in namı diğer Sedat 3'ün Bursaspor sevgisi tüm tekliflerden üstün geldiği için , toplam 34 kez milli olmuş, milli formayla 7 gol atıp, A milli takım kaptanlığı dahi yapmış olan bir futbolcuyu hiçbir İstanbul kulübü transfer edememiştir. Oynadığı 335 lig maçında 56 gol atan Sedat Özden, tüm futbolculuk kariyerini doğduğu ve yetiştiği kentin takımında geçiren nadir oyunculardan biri olarak Türk futbol tarihine geçmiştir. Bu tip oyuncular tüm dünyada büyük saygı görmüş oyunculardır. Bu amatör ruh ve bağlılığı günümüz endüstriyel futbolunda görmek imkansız gibi birşey ama nadirde olsa Sedat Özden gibi kahramanlar görmek mümkün. Yani en azından eskiden öyleydi.
Sercan Yıldırım büyük yetenek, Bursaspor'un parlayan yıldızı, daha oynadığı ilk ve tek sezonda 11 gol atarak tüm dikkatleri üzerine çekti. Defalarca oynadığı genç milli takımlardan hızlı bir sıçramayla A milli takıma kadar yükseldi. Avrupa kulüpleri ve 3 İstanbul kulübünün transfer listelerine girdi. Sercan daha henüz 1 sezon oynadığı Bursaspor'dan başkanımızın tabiriyle "değerini bulursa" başka bir takıma transfer olacak. Doğal sürecin bir parçası gibi görünüyor. Çok nadir örnekleri dışında yüzlerce futbolcu bundan önce bu durumu yaşadı. Bundan sonrada yüzlercesi yaşayacak. Bu futbolcuların hepsi aynı Sercan Yıldırım da 3 İstanbul takımından birine transfer olursa, her transfer döneminde defalarca gördüğümüz, sıradan bir hikayenin kahramanı olur. Eğer bunu yapmayıp da daha sadece 1 sezon katkı yapabildiği Bursaspor'da yüksek verimli birkaç sezon daha oynayıp, Bursaspor'dan Avrupa'nın büyük bir takımına transfer olursa Sedat Özden gibi bir efsanenin yanına ismini yazdırır. Bursaspor alt yapısından yetişen yetenekler de kendilerine ya Sercan Yıldırım örneğine bakarak, Avrupayı hedef alırlar yada Serdar Kurtuluş örneğine bakıp 3 İstanbul takımlarından birinin yolunu tutarlar. Bundan yıllar sonra, Sercan Yıldırım Avrupa'ya gitmeden evvel Bursaspor'dan transfer yapanlar İstanbul'a giderdi, "eskiden öyleydi" denmesi, altyapıdan yetişen çocuklarımızın Bursasporluluk bilinciyle A takımda oynaması dileğiyle. Sedat Özden, Adnan Örnek, Yalçın Gündüz, Beyhan Çalışkan, Sinan Bür ve benzerlerinde olduğu gibi, Eskiden Öyleydi.